Hayalden Vizyona

“Hayal edebiliyorsanız yapabilirsiniz de!”
Böyle söylüyor Walt Disney. Bu söylemin diğer bir ifade şekli de şu oluyor: Her şey bir hayal ile başlar. Sizleri bilmiyorum; ancak benim neslim şu söylemle büyüdü:
“Evlâdım hayal görme, ayakların yere bassın!”
Bizler ise çocuklarımıza ve öğrencilerimize; “Hayalleriniz büyük olsun!” diyoruz.
Peki, hayal ne zaman vizyon oluyor?
Bunu cevaplamadan önce “Vizyon ne demektir?” sorusuna yanıt bulmaya çalışalım.
Vizyon günümüzde çok moda oldu, neredeyse herkes kullanıyor bu sözcüğü. Ancak, kullananlara
anlamını sorduğumuzda hiç cevap alamadığımız da oluyor, birbirinden çok farklı cevaplarla
karşılaştığımız da. Bu yalnızca bireysel olarak böyle değil, kurumsal şirketlerde de benzer durumlarla sıkça karşılaşıyoruz. Öncelikle şunu vurgulamak gerekir ki:
Vizyon bir hedef değildir!
Yolculuğumuzda bize yön veren Kutup Yıldızı, bir pusula gibi düşünülmelidir.
Ne Kutup Yıldızı ne de pusula yolculuğun amacı veya hedefidir. Ancak onlar olmaksızın da sağlıklı ve doğru yolculuk yapmak mümkün değildir.
Bu sohbetimizin amacı, hayal ve vizyon konusunu yaşanmış hikâyelerle zenginleştirmek ve bu
kavramları hak ettikleri yere oturtmaktır.

Temel Değerlerimiz ve Değişim Üzerine

Değişim varoluşun kaçınılmaz bir döngüsü. Gelişimi, kaçınılmaz olan değişim döngüsünü
yakalayabilmek olarak tanımlayan düşünürler de var.
Son yıllarda dillerde olan bir söylem şu:
“Her şey değişir, değişmeyen tek şey değişimin kendisidir”.
Bu söylemin Antik filozof, diyalektiğin babası Heraklitos’a ait olduğu söyleniyor; oysa bu doğru
değil. Heraklitos, değişim döngüsünün kaçınılmazlığını vurgulamak için şunu demiştir:
“Aynı nehirde üst üste iki kere yıkanılmaz!”
Akıp giden nehre yıkanmak için girdiğimizde, bir yere tutunamazsak ya da ayağımızın altında
sağlam bir zemin bulamazsak, akıp giden nehir bizi de beraberinde götürür; arkamızda bir iz de
kalmaz, daha önce var olduğumuz da hatırlanmaz.
Nedir, akıp giden zaman içinde, her şeyin değiştiği süreçte ayakta kalmamızı ve dik
durabilmemizi sağlayan güç? Bu güç Temel Değerlerimizdir; bizim yaşamdaki duruşumuzun ve
kimliğimizin ifadesidir.
Temel Değerler, sağlam ve kalıcı ilkelerdir; zamana bağlı olmaksızın yönlendirici prensiplerdir ve
asla değişmezler. Örneğin; Dürüstlük bir Temel Değerdir. Eğer her şey değişiyorsa ve
değişmeyen tek şey değişimin kendisiyse dürüstlükten de vazgeçilebilir mi? Magazinel
söylemlerden uzak duralım lütfen!
Bu sohbetimize tarihte iz bırakmış, önemli insanların yaşamlarından kesitlerle anlam katacağız.
Ayrıca Temel Değerlerimizi nasıl keşfedebileceğimize de bir pencere açmış olacağız.

Hedef Mi Yolculuk Mu?

Hayat dediğimiz bir yolculuk. Bu yolculukta doğal olarak hedeflerimiz de var. Yolculuğumuz söz
konusu hedeflere göre mi şekillenecek yoksa yolculuğumuzdaki deneyimler mi hedefleri
etkileyecek?
Diğer bir ifadeyle; yolculuğumuz hedef odaklı mı olacak yoksa gelişim odaklı mı?
Hedef odaklı bir hayat tarzını benimsediğimizde, sadece hedefe odaklanarak yaşadığımızda
önümüzü görebiliyor muyuz ya da ne kadar görebiliyoruz? Hedefe kilitlenerek yaptığımız bir
yolculukta nereye bastığımızı görebiliyor muyuz?
Acaba kendi üzerimize mi basıyoruz? Vücudumuzun verdiği olumsuz sinyaller bize bunu mu
söylüyor?
Cevap aramamız gereken diğer bir soru da:
Yolculukta dümende kim var? Uğradığım duraklar, geçtiğim yollar, arabama aldığım yolcular…
Bunlar benim seçimlerim mi?
Birlikte yapacağımız kısa yolculukta bu sorulara örneklerle ve yaşanmışlıklarla cevap arayacağız.