Duygular kendiniz ve başkaları hakkında veri sağlayan kimyasallar, bir sinir taşıyıcı formudur; duygular davranış ve kararları yönlendiren bilgileri sağlayan bir geri besleme sistemidir. Duygularınızı okumak, duyguları fark ederek, onları adlandırarak, nedenleri ve sonuçları analiz etmeye başlayarak, bu verileri tanımlamanızı ve yorumlamanızı sağlar.
Duygular, hayatın büyük bir parçasıdır ve birçok özelliği vardır. Kendini tanımak isteyenler için duyguların işlevlerini tanımak ve bu duyguları anlamak çok önemlidir. Duyguları açığa çıkaran olaylar vardır ve bu olaylar sonucunda düşünceler gelişir. Bu düşünceler beyninizdeki nöronları tetikleyerek duyguları üretir. Bu duygulara her insanda aynı kasların hareketlenmesi ile yüz ifadeleri oluşur. Örneğin, öfke hissettiğinizde kaşlarınızı çatabilir veya üzgün hissettiğinizde yüz kaslarınız aşağı yönlü hareke geçer ve dudaklarınız büzüşür. Yaşadığınız duygu yoğunluğu o kadar güçlüdür ki bilinçsiz hareket etmeniz halinde çevrenizdeki insanları tedirgin eder.
İnsanlara genellikle kendi duygularını kontrol etmeleri, öfke, sevinç ya da korku gibi duyguları bastırmaları ve karar verme sürecinde duygularını ortadan kaldırmaları söylenir. Duyguları kontrol etmeye çalışmak, bastırmak ya da yok saymak onların size sunduğu mesajları anlayamamanıza ve sonucunda onlardan faydalanamamanıza sebep olur. Onları bastırdığınızı düşünürken hiç olmadık bir yerde o duygunuzun etkisi ile olumsuz sonuçlar doğuracak davranışlarda bulunabilirsiniz. Duygular size ihtiyaçlarınızı, karşılanmamış beklentilerinizi ve haklarınızı hatırlatır. Bu da duyguların sizi harekete geçiren bir parçanız olduğunu gösterir. Korku hissi, kaçmanız veya savaşmanız gereken durumlar olduğunu, öfke ise hedefinizle aranızda bir engel olduğunu gösterir.
Duygu Kontrolü yerine Duygulara Yön Vermek Nasıl Olur?
Sizce de duygularını yönetmek daha doğru tabirle duygularına yön vermek, kontrol etme halinden daha iyi olmaz mı? Aslında, duyguların olmadığı bir durumu yaratmak teknik olarak imkansızdır. Duygular güçlüdür. Ruh haliniz, insanlarla nasıl etkileşim kurduğunuz, ne kadar para harcadığınız, zorluklarla nasıl baş ettiğiniz ve zamanınızı nasıl harcadığınız gibi durumlara göre şekillenebilir. Bu aşamada, duygu kontrolü, duyguları bastırmak veya duyguları görmezden gelmek yerine duygularınızın farkında olmak ve yön vermek aklınızı daha etkin devrede tutmanıza ve duygularınızın mesajlarını da alarak akıllıca davranmanıza yardımcı olur.
Duygular Kontrol Altına Alınır mı?
Duygu bir kimyasal olduğu için bastırmak, yok saymak onu ortadan kaldırmaz sadece daha da güçlendirir. Oysa, hissettiğimiz duygunun bize ne söylediğini anlayıp onu ulaşmak istediğimiz sonuca yönelik yönlendirebiliriz. Duyguları kontrol ettiğinizi düşünelim; üzüntünüzü görmezden gelmek veya acısızmış gibi davranmak bu duyguları ortadan kaldırır mı? İfade edilmeyen duygular zamanla daha da derinleşebilir. “Keskin sirke küpüne zarar” diyen özdeyişimizde sadece duygu ile hareket edildiğinde sonucun kişinin kendisine olumlu olmayacağı belirtiliyor. Duygumuzu bastırmaya çalışmanın diğer ucunda da sadece duygumuzla hareket ettiğimizde yani aklımızı devre dışında tuttuğumuzda kısa-orta veya uzun vadede kararımızdan memnun olmayabilir hatta epey maliyet ödeyebiliriz.
Ayrıca duygularınızı bastırmak sizi sağlıksız başa çıkma stratejilerine yönlendirecektir. Bu yüzden duygu kontrolü veya duyguları görmezden gelmek yerine, duyguları kendinizi etkin şekilde yönetmek ve diğerlerinde amaçladığınız etkiyi sağlamak üzere kullanmayı öğrenmeli ve duygulara yön verme yetkinliğini kazanmalısınız. Bu açıdan duygularınızı kabul etmenin yanı sıra, duygularınızın sizi kontrol etmesi gerekmediğini de bilmek önemlidir. Bu sayede öfkelendiğinizde sakinleşebilirsiniz ya da vermemeniz bir tepki olduğu zaman bu duygunun üstesinden gelebilirsiniz.
Duygu Kontrolü Yerine Duygulara Yön Vermek için Yapılması Gerekenler
Sevgi, saygı, hoşgörü ve güven gibi duygular, kişinin kendisiyle ve başkalarıyla olan ilişkilerini ve davranışlarını etkiler. Duygular, başarıda veya başarısızlıkta, iyi şansta veya mutsuzlukta belirleyici rol oynar. Duygular, düşünceleri belirlediği gibi düşünceleriniz de duygularınızı belirler ve davranışınıza yön verirler. Duygu-düşünce-davranış yada düşünce-duygu-davranış ve sonrasında yine düşünce yada duygu oluşarak bu döngü devam eder. Tüm eylemler, en yaygın zihinsel manipülasyonlar bile belirli bir duygusal süreç gerektirir. Duygularınız; ilişki kurmak, ilişkileri sürdürmek ve karar vermek gibi günlük hayatınızın bir parçasıdır. Bu, birçok özelliğiniz üzerinde önemli etkiye sahip olan bir faktördür. Ancak kimi zaman duygularınızın kontrolünü kaybediyor gibi bir hisse kapılabilirsiniz. Bu anlarda duygularınızla nasıl başa çıkılacağına dair yapılması gerekenlere ihtiyacınız vardır. Duygulara Yön Verdiğimiz zaman duygunun değerini veya amacını keşfederiz. Bu, duygularımızın çeşitliliğini ve yoğunluğunu değerlendirerek iç görü kazanmamız için bize fırsat sağlar. Duygularımızı keşfedip incelemezsek, onları dönüştürecek bilgiyi kullanmak yerine ya onları başkaları üzerine “yığarız” ya da onları baskılamaya veya yok saymaya kalkarız. Dönüşüm, duygularımızı olumlu ve verimli bir güce çevirmemize olanak verir. Bu ipuçları sayesinde ise duygularınızı kontrol etmeden veya duyguları bastırmadan başarıyla yön verebilirsiniz.
Duygularınızın Adlandırmaya ve Nasıl Çalıştığını Anlamaya Çalışın
Duyguları kontrol etmek yerine yön verme sürecinin ilk adımı, duygularınızın sizin kontrolünüzde olmadığını kabul etmektir. Vucudunuzda hissetiğiniz değişime odaklanın. Örneğin, nabzınız yükselir, elleriniz titrer ve yüzünüz kızarır. Vücut ısı değişiminize, kaslarınızın gerginliğine odaklanın sonra hissettiğiniz şeyi adlandırın duygularınızı adlandırmak vücudunuzda oluşan kimyasalın %50 oranında azalmasına neden olacak ve sizin onu daha rahat yönlendirmenize ve aklınızı devreye almanıza yardımcı olacaktır. Kendinize bu anın fiziksel ve zihinsel olarak nasıl hissettirdiğini sormalı ve onu yakalamalısınız. Ayrıca zihinsel olarak konsantre olmakta zorlanabilir, gergin hissedebilir ve konsantre olamayabilirsiniz. Bu durumlarla başa çıkmak için sakin olmanız ve durumun farkında olmanız gerekir. Bu nedenle, duygularınızın nasıl çalıştığını anlamanız önemlidir.
Deneyimlediğiniz Duyguları Kabul Edin
Yaşamımız boyu bize söylenen duygu kontrolü aslında içinde bulunduğumuz anı yaşarken hissettiklerimizi görmezden gelmek anlamına gelir. Oysa ki, duygulara yön vermek için nasıl hissettiğimizi bilmemiz önemlidir. Acı verici olsa bile, derin bir nefes almak ve o andaki duygu durumunuzu fark etmeniz önemlidir. Başka bir durumu gizlemek için duyguyu devralmış olsanız da olmasanız da karşı karşıya kaldığınız duyguları kabul etmeniz gerekir. Bazı durumların kontrolünüz dışında olduğunu kabul etmek de olumsuz sonuçlar doğurabilecek ruh halinizden kurtulmak için harika bir yoldur. Çünkü birçok olay sizi olumlu veya olumsuz etkileyebilir. Bu durumda ise duyguları kontrol etmek yerine içinde bulunduğunuz duruma odaklanarak duygularınızı kabul etme yöntemini kullanmanız iyi olur.
Yaşadığınız Duygulara Karşı Olumsuz Tepkiler Vermeden Önce Bir Daha Düşünün
Karamsarsanız ve hayatınız ile çevrenizdeki olaylar hakkında olumsuz düşünceleriniz varsa hayatınızdaki her şey üzerinde olumsuz bir etkisi olabilir. Elbette işte, aşkta, arkadaşlıkta ve ailede karşılaşılan sıkıntılı durumlar vardır. Düşünceleriniz aklınıza ne kadar kötü gelirse gelsin bu durumda olumlu taraftan bakmaya çalışmalısınız. Aksi halde karamsar bakış açısı duygularınıza yansır, dolayısıyla seçimlerinize ve davranışlarınızı belirleyerek yaşam kalitenizi etkiler. Bu yüzden yaşadığınız herhangi kötü bir olaya karşı olumsuz tepkiler vermek hatta daha da ileri giderek hissettiğiniz duyguları kontrol etme yöntemlerini kullanmak yerine duygularınızı tanımlayarak içinde bulunduğunuz anı tekrar düşünmelisiniz.
Yeni Bakış Açısına Odaklanmak
Duygu kontrolü yerine duygulara yön vererek tepkilerinizi ve kendinizi etkin bir şekilde yönetmek için gerekli bir diğer aşama da yeni bakış açılarına odaklanmaktır. Karşılaştığınız herhangi kötü bir olay karşısında olumsuz bir tepki vermekten ziyade bu olaya takılı kalmamanız gerekir. Bunun yerine olaya farklı bir açıdan bakabilirsiniz. Bu sayede duygularınızı daha kolay bir şekilde tanımlayarak kontrol etmek yerine yön vererek olumsuz sonuçlar doğurabilecek ruh halinden uzaklaşabilirsiniz.
Duygu Durumunuzu Düzenleyebilirsiniz
İnsanlar, yerler, nesneler, kokular sizde belli duygulara neden olabilir. Bu tür tetikleyicileri seçimlerinizle dönüştürebilirsiniz. Örneğin; sevdiğinizden uzaklaşıyorsunuz ve parfümü tüm kıyafetlerinize nüfuz ediyor. Bu durumun üstesinden gelmek için evinizdeki tüm çamaşırları yıkayarak parfüm kokusundan kurtulabilirsiniz. Böylece dolabı her açtığınızda onun kokusunu hissetmenize neden olan bu tetikleyici dönüştürmüş olursunuz. Size üzüntü hissettiren bu tetikleyici değiştirmenin seçiminiz olduğunu unutmayın. Bu gibi önlemler sayesinde ise duygu durumunuzu düzenleyebilirsiniz.
Bu tetikleyicileri dönüştürme gücünüzün yanında esas olarak duygularınızı da seçebilirsiniz. V. Viktor Frankl’ın dediği gibi “Uyarıcı ile tepki arasında bir boşluk vardır. Bu boşlukta seçme özgürlüğünüz yatar. Seçimleriniz sizi büyütür ve özgürleştirir.”
İş başında duygularına yön verebilen insanlar dengeli, içgörülü ve ilham verici olabilirler. Duyguların gücünden ve bilgeliğinden faydalanmak tepkilerinizi yönetmenize, anda ve diğer insanlarla ilgili kalmanıza olanak tanır. Diğerlerinin sizin tutarlılığınızı fark etmelerine yardım ederek güveni artırır.
Duygularımızı kontrol etmeye çalışmak bize öğretilmiş ve dayatılmış olandır. Bunun yerine duygularımızı fark edip kabul ederek hedeflerimize doğru ilerlerken onlardan faydalanabiliriz. Duygularımızı yönlendirme, yaşamımızda kendimizi en etkin şekilde yönetmemiz için gerekli olan yetkinliklerden biridir.