Rosenthal etkisi olarak da bilinen Pygmalion Etkisi, yüksek beklentiler ile performans artışı arasındaki şaşırtıcı bağlantıyı tanımlamak için kullanılan bir terimdir.

Rosenthal Etkisinin bugüne kadar iş yerlerimizde nasıl yer aldığını ve kuruluşunuz genelinde performans sonuçlarını artırmak için yaklaşımınızı nasıl ayarlayabileceğinizi keşfetmek için okumaya devam edin.

Rosenthal (Pygmalion) Etkisi Nedir?

Rosenthal etkisi, kişinin, bir süre sonra başkalarının (özellikle herhangi bir yanıyla kendinden üstün gördüğü insanların) ona ilişkin beklentilerine denk düşen davranışlar sergilemesidir.

Rosenthal etkisini açıklamanın bir diğer yolu, herhangi bir şeyin belirli bir şekilde gerçekleşmesi beklendiğinde, davranışların bunu yapmak eğiliminde olmasıdır.

Rosenthal etkisi, günümüzde genellikle liderlerin ekibin performansından beklediği özelliklerin gerçeğe dönüşmesi durumunda kullanılıyor. Burada bahsettiğimiz lider; bir öğretmen, bir yönetici, bir komutan veya bir koç olabilir. Örneğin öğrencileri ele alacak olursak, öğrencilerin performansları, öğretmenlerinin onlardan ne beklediğine, onlara nasıl bir tutum sergilediğine bağlı olarak iyi veya kötü olabiliyor. Aynı şekilde bir yönetici, çalışanı hakkında pozitif düşüncelere sahipse ve ondan yüksek beklentileri varsa, bu durumu çalışana ifade ederken kullandığı sözlerle veya beden dili işaretleriyle kendisine çok yetenekliymiş gibi davrandığında, o çalışanın performansı artabiliyor.

Rosenthal etkisinin davranışları nasıl etkilediğini incelersek, kişinin inandığı ve düşündüğü durumların, beklendik davranışın oluşmasına büyük katkısı vardır. Bir kişiden yüksek başarı beklendiğinde aynı şekilde bu kişiden yüksek performansla çalışması da beklenir. “Biliyorum ki en iyisini başaracaksın” veya “Bu senin için zor olabilir.” Bu gibi sözler çevremizdeki kişilerden beklediğimiz davranışların şekillenmesinde büyük rol oynar.

Bir kişinin başka bir kişiye dair beklentileri ve o kişi hakkındaki düşünceleri karşıdaki kişinin davranışlarını uzun vadede etkileyebilir. Bu etki Rosenthal Etkisini ortaya koyar.

Tarihi

Rosenthal etkisini, ilk olarak sosyolog Robert Merton (1948) ele almış, bu sürece ‘kendini gerçekleştiren kehanet’ adını vermiştir. Merton, Amerika’da yaşayan Afrikalılar üzerinde bir araştırma yapmıştır. Söz konusu kişiler grev kırıcı oldukları gerekçesiyle sendikaya kabul edilmemişlerdir. Merton bu durumun bu işçilerin grev kırıcı oldukları imajının sonucu kehanetin kendini gerçekleştirmesine yol açtığını ve bunun sonucunda Amerika’nın Afrikalılar’ı grev kırıcı olduklarını kabul ettiklerini belirtmiştir. Ona göre belli bir duruma ilişkin beklentiler bir süre sonra daha sonraki gelişmeleri etkiler.

Çevremizdeki kişilere nasıl olmaları ve nasıl davranmaları gerektiğine dair beklentiler geliştirdiğimizde, bu süreç devreye girer. Yeni tanıştığımız kişilere yönelik samimi davranma durumumuz, onların mesafeli ve soğuk olduklarını veya dost canlısı ve sıcak olduklarını düşünmemizle ilgilidir. Genellikle de, samimi bulmadığımız kişilere, beklentilerimiz doğrultusunda mesafeli davranırız. Sonuç olarak, onlar da bizim soğukluğumuza gücenir ve bize bu doğrultuda karşılık verirler. Böylece, onlara ilişkin beklentimiz, aslında temelde bizim kendi davranışımızla biçimlenmiş olsa da, kendini doğrulamış olur.

Merton’un çalışmalarının ardından Rosenthal ve Jacobson’un 1968’de Rosenthal etkisini sınıf ortamında inceledikleri ele alan “Sınıftaki Rosenthal” adını verdikleri çalışma oldukça ilgi görmüştür. Rosenthal ve Jacobson bu çalışma için California’da bir ilkokul seçti ve her öğrenciye bir IQ sınavı uyguladılar.

Bu çalışmada öğretmenler daha iyi gelişim göstereceği söylenmiş olan öğrencilere, geliştirmiş oldukları olumlu beklentiler doğrultusunda daha sabırlı ve yüreklendirici davranmış, beklentilerini onlara ses tonu, yüz ifadesi ve benzeri yollarla iletmişlerdir. Bu durum da öğrencilerin kendilerine ilişkin algılarını olumlu yönde etkileyerek onları daha fazla çalışmaya güdülemiştir. Burada öğretmenlerin anlatmak istedikleri şeyi ne şekilde ve ne zaman söylediği, duruşu, beden dili, hatta dokunuşu bile öğrencilere onlardan yüksek performans beklediğini yansıtmış olabilir. Bu şekilde gerçekleşen iletişim yoluyla birlikte öğrencilere kendi benlik kavramlarını, kendilerinden yana beklentilerini ve motivasyonlarını, algı ve anlama stil ve yeteneklerini değiştirerek öğretmen öğrencilerin öğrenmelerine büyük ölçüde yardımcı olmuş olabilir.

Söz konusu deneyde öğretmenlerin öğrencilerle geçirdiği vakit arasında bir fark yoktur, ancak ilişkilerin niteliğinde değişiklik söz konusu olmuştur. Bu sonuçlar, yüksek beklentiler yüksek performansa nasıl yol açabilir sorusunun bir örneğidir.

Pygmalion Etkisi Nasıl Çalışır?

Rosenthal etkisinin işleyişi, kendi kendini gerçekleştiren kehanete benzer şekilde, döngüsel bir düzende 4 aşamadan geçiyor olarak anlaşılabilir:

  • Başkalarının bizimle ilgili inançları, bize karşı davranışlarını şekillendirir.
  • Bize karşı davranışları kendimizle ilgili inançlarımızı etkiler.
  • Bu inançlar sırayla, başkalarına karşı eylemlerimizi etkiler.
  • Başkalarına karşı eylemlerimiz onların bizimle ilgili inançlarını etkiler ve böylece bizi ilk aşamaya geri döndürür.

Rosenthal etkisinin merkezi bir ilkesi, başkalarının bizden beklentilerinin sonunda davranışlarımızı önemli ölçüde etkileyebileceğidir.
Başka bir deyişle düşük beklentiler sonuçta düşük performansa yol açabilirken, iyimser beklentiler muhtemelen performansı artıracaktır.
Rosenthal etkisi temelde kendi kendini gerçekleştiren kehanet sonucudur. Bu etki bir beklenti anında oluşan tepki değil, daha ziyade öz yeterlik, motivasyon ve beklentiden oluşan bir süreci içermektedir. Bu süreçte yüksek beklenti sonucu öz yeterlik algısı ve motivasyonun yükselme ihtimali söz konusu olduğundan artan özgüven ve motivasyonla birlikte gösterilen çabanın da artması muhtemeldir. Bunun tam tersi olduğu durumlar da olabilmektedir. Düşük beklenti sonucun da özyeterlik algısı ve motivasyonda azalma durumu ortaya çıkabilir. Böylelikle de davranışın ya da performansın olumsuz yönde etkilenme ihtimali yüksektir.

Rosenthal Etkisine Dair Bir Örnek

Günlük yaşamda, Rosenthal etkisinin birçok örneği vardır. Örneğin bir sigorta acentesinin yöneticisi, çeşitli satış acentelerini geçmiş performanslarına göre sınıflandırmaya karar verebilir. Onları mükemmel, ortalama ve ortalamanın altında bireyler olarak etiketleyebilir ve her gruba başarması için farklı hedefler verebilir.

Mükemmel olarak etiketlenen grup, bu etiketleri sayesinde sadece özgüvenlerini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda karşılaşacakları zorluklara da daha fazla meydan okuyacaklar. Bu hedefe ulaşmak için üretkenliklerini ve cihaz yenilikçi yöntemlerini geliştirmek için çaba göstereceklerdir. Başarılı olmak, sonunda onlara iliştirilen mükemmellik etiketini güçlendirecektir. Bu nedenle üzerlerine yansıtılan iyimser beklentiler, muhtemelen yüksek performansa olanak sağlayan erdemli bir döngüye yol açacaktır.

Tersine, kendileri için daha düşük hedefler belirlenenler, kendisinden çok şey beklenilen meslektaşları gibi performans gösterme konusunda aynı teşviklere sahip değillerdir. Sonuç olarak şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bu ortalama ve ortalamanın altındaki satış temsilcilerinin çoğu, en iyi ihtimalle vasat sonuçlar üretecektir.

Rosenthal Etkisi Nasıl Kullanılır?

İş dünyasından savaş alanına kadar çeşitli alanlarda yetki sahibi konumlarda bulunanların beklentileri, astlarının performansını kolayca etkileyebilir.

Bu nedenle, kişinin etkileyebileceği kişiler tarafından yapılan işi optimize etmek için bu gerçeklikten yararlanmanın yollarını bulmak son derece faydalı olabilir. Bu etkiyi kullanmanın bazı yolları şunlardır:

1. Farkındalığı geliştirin

Birinin eylemlerini değiştirmeden önce, bu eylemlerin başkalarını nasıl etkileyebileceklerini bilmek çok önemlidir. Bu nedenle, kişinin konuşulan kelimelerin ve beden dilinin astlarına nasıl güçlü mesajlar ilettiğinin farkında olması bir ön koşuldur. Ayrıca bir grup içindeki çeşitli bireyler arasındaki aynı mesajın ortaya çıkarabileceği yorumların çeşitliliğini bilmek, bir lidere önemli ölçüde yardımcı olabilir.

2. Güçlü ve zayıf yönleri belirleyin

Değerli davranışı övmek, genellikle övgüye değer davranışın devamı için güçlü bir itici güç oluşturur. Bu, özellikle üstlerini memnun etme eğiliminde olan kişiler için geçerlidir. Ayrıca zayıflıkları tespit etmek ve güven veren bir tarzda değişik için planlar önermek de önemlidir. İyileştirme gerektiğinde, hem kritik geri bildirim sağlamak hem de kişinin gelişme kapasitesini onaylamak, olumlu değişim yaratmada hayati bir rol oynayabilir.

3. Zorlukları belirleyin

Yüksek ama gerçekçi hedefler oluşturmak, bu tür hedeflerin ilgili bireyler tarafından karşılanabileceği beklentisini uyandırabilir.
Olimpik atletlerin ve özel kuvvet askerlerinin eğitimi, zorlu hedeflerin sadece gelişmeyi değil, aynı zamanda yüksek beklentileri önemli davranış değişikliklerine çevirerek en yüksek performansı nasıl teşvik edebileceğini fazlasıyla göstermektedir

Liderler Neden Rosenthal Etkisini Bilmelidir?

Bir liderin astlarına ilişkin beklenti düzeyi ile astların yetenekleri arasında doğrusal bir ilişki vardır. Yüksek beklenti içerisinde bulunan liderler yetki dağılımı yaparlar ve görevlerini devredebilirler. Gerek iş çevrelerinde gerekse eğitim örgütlerinde etkililiği ve verimliliği gerçekleştirmenin önemli yollarından biri personel ve öğrenciler hakkında olumlu düşünceler beslemektir.

Yöneticilerin çalışanları hakkında çalışkan, verimli ve başarılı bir inanç taşıması, onlara karşı bu tür tutum sergilemesi ve davranışlar göstermesi sonucunda çalışanların verimliliğinde artış görülmektedir. Bununla birlikte kişilere başarısız, tembel gibi bir inanç beslendiğinde ve buna paralel tutum ve davranışlar sergilendiğinde, o kişinin gerçekten de etkili bir performans göstermediği görülmüştür.

Rosenthal Etkisi, yönettiğimiz insanlardan kesinlikle daha yüksek beklentilere sahip olmamızı gerektirse de bu, görüşlerimizi onların yapamayacağı kadar yüksek tutmamız gerektiği anlamına gelmez. Dünyanın en iyi ressamı bile Mona Lisa’yı taklit edemez.

Peki, liderler ve yöneticiler yüksek beklentileri nasıl iletebilirler? Bize göre, koçluk eğitimi ile koçluk yaklaşımı benimsemek ve çalışanlarınızın şimdiye kadar elde ettikleri en iyi sonuçlar için ölçütler planlamalarına ve belirlemelerine olanak sağlamak önemlidir.

author-avatar

Erdem Ercan Hakkında

Hayatın Ritmi eğitim, koçluk ve danışmanlık şirketinin kurucusu, ICF-PCC ve EMCC-SP ünvanlı profesyonel koç, eğitmen, danışman ve konuşmacıdır. 13 yıllık profesyonel çalışma hayatı ve 12 yıllık girişimcilik deneyimine sahiptir. Six Seconds, CMOE ve Solutions Academy' nin ileri seviye eğitmenidir. 2.500 saatin üzerinde koçluk, 3.000 saatin üzerinde Eğitim, 1.300 saatlik Danışmanlık ve 50 saat Konuşma tecrübeleriyle yurt içinde ve dışında önemli firmalarda başarılı sonuçlara imza atmaya devam etmektedir.

İlgili Bloglarımız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir